Akademik
Bir Günlüğüne Küresel Siyasetin Nabzı KSÜ SBUİ’de Attı
30 Mayıs sabahı, KSÜ kampüsü heyecanla uyanmıştı. Misafirlerimizi karşılamak için erkenden hazırdık. Çukurova Üniversitesi'nden gelen arkadaşlarımız otobüsten iner inmez onları güler yüzle karşıladık. Güne samimi bir merhaba ile başladık. Ardından sınıf ortamında bir araya geldik; günün akışını, kim ne yapacak, nerede ne olacak... Her şeyi tek tek konuştuk. Adeta bir takım gibiydik.
Planlama tamamlandıktan sonra hep birlikte yemekhaneye geçtik. Ortamda hem hafif bir heyecan hem de tanışmanın verdiği tatlı bir telaş vardı. Karnımız doyunca artık sıra gelmişti asıl sahneye çıkmaya: Turkuaz Salonu'na doğru yola koyulduk.
Salonun her köşesinde arkadaşlarım hummalı bir şekilde çalışıyordu. Afişler, belgeler, masa düzenleri… Her şeyin kusursuz olması için uğraşılıyordu. Ve sonunda saat geldi. Hocalarımız açılış konuşmalarıyla çalıştayı başlattı. Ardından yuvarlak masa oturumlarına geçildi.
İşte o an! Hararetli tartışmalar, karşılıklı fikir alışverişleri, kahkahalar ve elbette bir parça kaos... Masalar arası dostane rekabetle birlikte, bazen işler çerez fırlatmaya kadar vardı. Tuğçe Hocamızın masasına isabet eden çerezler, ortamın ne kadar samimi olduğunu gösteren küçük ama eğlenceli bir andı.
Zaman su gibi akıp gitti. Süreyi çoktan aşmıştık ama kimsenin kalkmaya niyeti yoktu. Masalardan birini bıraksan, saatlerce konuşmaya devam edecekti. Belli ki öğrenmeyi, tartışmayı ve dinlemeyi seven bir topluluk oluşturmuştuk.
Kısa bir mola verildi. Çaylar, kahveler eşliğinde sohbetler koyulaştı, yeni dostluklar kuruldu. Samimi, içten bir ortam vardı. Herkes bir şekilde birbirine dokundu, bir şeyler kattı.
Günün sonunda genel oturumda tekrar bir araya geldik. Uluslararası ilişkilerin geleceği üzerine düşündük, sorular sorduk, cevaplar aradık. Sonra küçük ama tatlı bir veda: Dondurmalarımızı yiyerek günü sonlandırdık.
Fotoğraflar çekildi, belgeler dağıtıldı, bolca gülündü. Ve en nihayetinde arkadaşlarımızı uğurlarken yorgun ama mutlu bir şekilde güne veda ettik.
Bu sadece bir çalıştay değildi; bilgiyle, dostlukla ve kahkahayla dolu unutulmaz bir gündü.
Bu günü anlamlı kılan bazı röportajlarımız ve soru cevaplarımızda oldu işte bazıları:
Dünya liderlerine bir not bırakacak olsan ne yazardin?
[SILA İLGÜN]:Çıkarlarınız uğruna onlarca canı katleden savaşlar yaratıyorsunuz. Oysa BM gibi kurumlar, barışın inşası amacıyla kurulmuş olsa da kuruluş amacına etkin bir şekilde hizmet etmemektedir; siz ise bunu kendi göreli çıkarlarınız için kullanıyorsunuz. Bu anarşik yapıyı ve statükoyu koruyan realist bakış açısını bir kenara bırakın. Devletler arasında uçurumları azaltarak, evrensel hukuka dayalı ve eşitlikçi bir düzen inşa ederek barışı mümkün kılabilirsiniz. Günümüzde dünya barışı pek mümkün görünmese de bu sizin ellerinizde; geç kalmış olsak da barışı inşa etmek hâlâ mümkün.
Çalıştayı çok seven öğrencilerimizden teşekkür notlarıda var;
[SAMET TEKE]:Öncelikle Çukurova üniversitesi Uluslararası ilişkiler öğrencileri ile birlikte olmak onlarla güncel krizlar hakkında çalıştay yapmaktan büyük mutluluk duydum. Buradan Taha oğiltekin hocama da ilgisi ve emeğinden ötürü teşekkür etmek istiyorum. Suriye krizinde güç dengeleri masasında olmaktan ve masada ki arkadaşlarımla birlikte Suriye'de ki güç dengesini tartışmatan büyük keyif aldığımı belirtmek isterim. Bütün emeği geçen hocalarımıza başta Dr.öğr. üyesi sayın Tuğçe kelleciye ve tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.Şiddetle çalıştayın ve etkinlerini devam etmesini diliyorum . Bir daha ki röportaj da görüşmek üzere
Günün özeti ve anlamı niteliğinde harika bir yorum geliyor
[MEHMET ÇAM]: Spor, Barış ve Çatışma masasında değildim ona rağmen Siyasal partiler, Aktörler ve Dış politika masasında Futbol konuştum bu düşünce özgürlüğünü seviyorum.
Planlama tamamlandıktan sonra hep birlikte yemekhaneye geçtik. Ortamda hem hafif bir heyecan hem de tanışmanın verdiği tatlı bir telaş vardı. Karnımız doyunca artık sıra gelmişti asıl sahneye çıkmaya: Turkuaz Salonu'na doğru yola koyulduk.
Salonun her köşesinde arkadaşlarım hummalı bir şekilde çalışıyordu. Afişler, belgeler, masa düzenleri… Her şeyin kusursuz olması için uğraşılıyordu. Ve sonunda saat geldi. Hocalarımız açılış konuşmalarıyla çalıştayı başlattı. Ardından yuvarlak masa oturumlarına geçildi.
İşte o an! Hararetli tartışmalar, karşılıklı fikir alışverişleri, kahkahalar ve elbette bir parça kaos... Masalar arası dostane rekabetle birlikte, bazen işler çerez fırlatmaya kadar vardı. Tuğçe Hocamızın masasına isabet eden çerezler, ortamın ne kadar samimi olduğunu gösteren küçük ama eğlenceli bir andı.
Zaman su gibi akıp gitti. Süreyi çoktan aşmıştık ama kimsenin kalkmaya niyeti yoktu. Masalardan birini bıraksan, saatlerce konuşmaya devam edecekti. Belli ki öğrenmeyi, tartışmayı ve dinlemeyi seven bir topluluk oluşturmuştuk.
Kısa bir mola verildi. Çaylar, kahveler eşliğinde sohbetler koyulaştı, yeni dostluklar kuruldu. Samimi, içten bir ortam vardı. Herkes bir şekilde birbirine dokundu, bir şeyler kattı.
Günün sonunda genel oturumda tekrar bir araya geldik. Uluslararası ilişkilerin geleceği üzerine düşündük, sorular sorduk, cevaplar aradık. Sonra küçük ama tatlı bir veda: Dondurmalarımızı yiyerek günü sonlandırdık.
Fotoğraflar çekildi, belgeler dağıtıldı, bolca gülündü. Ve en nihayetinde arkadaşlarımızı uğurlarken yorgun ama mutlu bir şekilde güne veda ettik.
Bu sadece bir çalıştay değildi; bilgiyle, dostlukla ve kahkahayla dolu unutulmaz bir gündü.
Bu günü anlamlı kılan bazı röportajlarımız ve soru cevaplarımızda oldu işte bazıları:
Dünya liderlerine bir not bırakacak olsan ne yazardin?
[SILA İLGÜN]:Çıkarlarınız uğruna onlarca canı katleden savaşlar yaratıyorsunuz. Oysa BM gibi kurumlar, barışın inşası amacıyla kurulmuş olsa da kuruluş amacına etkin bir şekilde hizmet etmemektedir; siz ise bunu kendi göreli çıkarlarınız için kullanıyorsunuz. Bu anarşik yapıyı ve statükoyu koruyan realist bakış açısını bir kenara bırakın. Devletler arasında uçurumları azaltarak, evrensel hukuka dayalı ve eşitlikçi bir düzen inşa ederek barışı mümkün kılabilirsiniz. Günümüzde dünya barışı pek mümkün görünmese de bu sizin ellerinizde; geç kalmış olsak da barışı inşa etmek hâlâ mümkün.
Çalıştayı çok seven öğrencilerimizden teşekkür notlarıda var;
[SAMET TEKE]:Öncelikle Çukurova üniversitesi Uluslararası ilişkiler öğrencileri ile birlikte olmak onlarla güncel krizlar hakkında çalıştay yapmaktan büyük mutluluk duydum. Buradan Taha oğiltekin hocama da ilgisi ve emeğinden ötürü teşekkür etmek istiyorum. Suriye krizinde güç dengeleri masasında olmaktan ve masada ki arkadaşlarımla birlikte Suriye'de ki güç dengesini tartışmatan büyük keyif aldığımı belirtmek isterim. Bütün emeği geçen hocalarımıza başta Dr.öğr. üyesi sayın Tuğçe kelleciye ve tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.Şiddetle çalıştayın ve etkinlerini devam etmesini diliyorum . Bir daha ki röportaj da görüşmek üzere
Günün özeti ve anlamı niteliğinde harika bir yorum geliyor
[MEHMET ÇAM]: Spor, Barış ve Çatışma masasında değildim ona rağmen Siyasal partiler, Aktörler ve Dış politika masasında Futbol konuştum bu düşünce özgürlüğünü seviyorum.
Çok güzel hazırlanmış, samimi verimli bir çalıştay oldu.KSÜ hocaları ve öğrencilerini tanımak benim açımdan çok önemli katkılara vesile oldu. Çalışma konularımızın güncele dair bilgiler sunması, gelecek perspektifi üretmek konusunda başarılı bir yolculuğun adımlarını attığımızı düşünüyorum. Çukurova Üniversitesi olarak bizi heyecanla samimi ve çok güzel hazırlanmış bir program ile karşılayan KSÜ -SBUİ öğrencileri ve hocalarımıza çok teşekkür ediyorum. Emeğinize , yüreginizesağlık.